Pakistan ve Hindistan iki komşu ülke. Aslında iki komşu ülkeden daha fazlası. Pakistan 1947 yılında İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan’dan bağımsızlığını kazanmış ancak Kaşmir bölgesi iki ülke arasında bugün bile sorunludur. Hindistan’da yaşayan Pakistanlılar ya da Pakistan’da yaşayan Hintliler olsa da iki ülke halklarının birbirine olan tutumları kalıplaşmış haldedir. Bu nedenle Hindistan sinemasında bu çatışmayı işleyen filmlerin yapımı özellikle müslüman Hindistan vatandaşı olan sinemacılar tarafından gerçekleştirilmektedir. 17 Temmuz 2015’te Hindistan’da vizyona girmiş olan Bajrangi Bhaijaan filmi de bu tür filmlerin en son halkasını oluşturuyor.
Kabir Khan’ın yönetmenliğini yaptığı Salman Khan ile 3 Idiots’dan tanıdığımız Kareena Koopar’ın başrollerde yer aldığı Bjrangi Bhaijhan filmi çarpıcı bir öyküyü bizlere sunuyor. Pakistan’ın Kaşmir bölgesinde yer alan Sultanpur köyünde yaşayan 6 yaşındaki Shahida kız çocuğu çocukluğundan beri konuşamıyordur. Yaşadıkları bu dağ köyünde bir gün eve giderken bir uçurumdan düşmek üzereyken bir ağaç dalında tutunur ve konuşamadığı için yardım da isteyemez. Yokluğunu fark eden ailesi ve köylüler onu aramaya koyulurlar. Saatler süren aramanın sonunda onu bulurlar. Bunun üzerine köyün yaşlılarından biri kendisinin de çocukluğunda 5 yaşına kadar konuşamadığını ama sonra Hindistan’da Yeni Delhi’deki bir dergahta yapılan dua sonrası konuşmaya başladığını belirterek aileye dergaha gitmelerini ve duada bulunmalarını tavsiye eder. Ancak Shahida’nın babası daha önce 5 yıl süreyle Hindistan’a karşı orduda çalışmış. Bu nedenle kendisine vize verilmeyeceğini söyler. Bunun üzerine annesi ne olursa olsun kızını oraya götüreceğini söyler ve Yeni Delhi’ye trenle giderler. Ancak dönüş yolunda, bir gece yarısı tren Pakistan sınırına gelmeden önce bir arızadan dolayı duraklar. Bu duraklama sırasında herkes uyurken Shahida vagon içerisinde gezintiye çıkarken pencerenin dışında rayların kenarında bir kuzu yavrusu görür ve trenden iner. Ardından da tren hareket etmeye başlar, konuşamadığı için seslenemeyen Shahida umutsuzca trenin arkasında koşar ama nafile. Tren Pakistan tarafına geçince anne kızının yokluğunu fark eder, treni durdurursa da kızını bulamaz. Bu sırada Shahida Hindistan’ın sınır illerinden birine giden bir trene bindiği için sınır devriyeleri o bölgede arama yapsa da bulamadılar. Konuşamayan, okuma ve yazma bilmeyen küçük bir kız başka bir ülkede yalnız başına kalmıştır. Üstelik birbirine nefret duyan iki komşu ülkeden bir diğerindedir. Konuşamayan bu küçük kız nasıl kendi ülkesine, kendi ailesine dönecektir? Brahma’ya inanan bir brahmin olan Pawan Kumar Chaturvedi ile Shahida’nın Hindistan’ın sınır şehrinde karşılaşması ve aralarında oluşan bağ tüm öyküyü şekillendirir. Pawan önce Shahida’yı annesini babasını kaybetmiş Hindistanlı bir çocuk sanar, karakola bırakmaya çalışır ancak karakoldaki görevli memur bunu kabul etmez. Suçluların arasında çocuğun ne işi var değil mi? Sonra ailesinin hangi şehirde olduğunu anlamak için bütün Hindistan şehirlerini saymaya başlar ancak hiçbirinde Shahida başını olumlu olarak sallamaz. En sonunda müslüman ve ardından da Pakistanlı olduğunu anlar. Kısa süreli bir ikilem içinde kalsa da, filmde göreceğiniz şartların da zorlamasıyla Shahida’yı Pakistan’a ailesinin yanına götürmeye sınırı pasaportsuz geçerek de olsa yapmaya karar verir. Haliyle Pakistan polisi ile istihbaratını peşine takan bir Hintli adam ile konuşamayan 6 yaşındaki bir Pakistanlı çocuğun bu öyküsü işlenen mizahla birlikte izleyici için mesajlar içeriyor. İşte Bjrangi Bhaijhan filmi Shahida’nın ailesine kavuşma yolculuğu sırasında Pawan ile yaşadıklarını anlatıyor.
İçerisinde mizah unsurları bulundursa da genellikle duygusal yanı ağır olan bu filmde iki ülke toplumunu nefret söylemlerinde değil barışta birleştirici mesajlar yer alıyor. Üstelik bunda Shahida rolünü oynayan tatlı kızımız Harshaali Malhotra’nun masumiyetinin büyük katkısı var. Sanatın insan için olduğunu, olması gerektiğini hatırlatan güzel bir film olmuş. İzlemenizi bu açıdan özellikle tavsiye ediyorum. Keşke bizim ülkemizde barış için, bir arada yaşayabilme adına bu tarz mesajlar verme açısından sinemanın dili bu şekilde kullanılabilse. Ancak bizim ülkemizde sanatçılar, malum olaylarda malum çıkarların peşinde koşuyorlar üstelik toplumun huzurunu, barışını dillerine dolayarak. Oysa sinemada Salman Khan’ın, Aamir Khan’ın, Shahrukh Khan’ın kullandığı dilin benzerlerini bizde kendi sinemamızda görsek ne iyi olurdu?
Filmi izlemeye karar vermeden önce fragmanını izleyebilirsiniz,
Gökhan Atmaca
twitter.com/kuarkatmaca