Snowpiercer Filmi

Yıl 2031. Bir trenin içerisindesiniz ve başka hiçbir yerde yaşam yok. Vagonlar arası sınıf farklılığı var. Sizse trenin kuyruk kısmındaki en son vagondasınız; ya son anda trene binenlerdensiniz ya da trende doğmuşsunuz. Tren 17 yıldır hiç durmadan hareket ediyor.

Başarılı yönetmen Joon-ho Bong’un hem senaryosunu ele aldığı hem de yönettiği Snowpiercer filminin konusunu küresel ısınma sonucu Dünya’nın iklim değişikliğine uğraması ve yeniden bir buzul çağının içine girmesi oluşturuyor. Bu felaketin ardından ise çok az sayıda insan geride hayatta kalabilmiştir ve bu insanlar da bir trenin içerisinde yaşamak zorundadırlar. Tren tüm dünyayı dolaşacak şekilde hiç durmadan hareket etmek zorundadır. Hatta trenin bir köprüyü her geçişi yeni yılın başlangıcı olarak sayılıyor. Filmin damgasını vurduğu nokta ise trende insanlar treni yöneten, trende yaşayan soylular ve çalışanlar ile trende yaşayan yoksullar (halk) olarak sınıflara ayrılıyor. İşte trenin kuyruk kısmındaki en son vagonda yaşayan halk tüm bu duruma tepki olarak büyük bir isyan hareketine girişir. Filmin hikayesi de bu isyanı anlatmaktadır.

snowpiercer2013Böylesine bir tren yolculuğunun dünyadaki düzenin oldukça etkili bir metaforu olduğunu izlerken fark edebiliyorsunuz. Bu metafor kullanımıyla Snowpiercer filmi belki de bir kült film olarak sinema tarihinde yerini alabilir. Dünya’daki adaletsizlik, devletleri yönetenlerin düzeni korumaya yönelik tavırları, ezilen ya da hakkı yenen insanların yaşadıkları, soylu denen zümrenin bu dünya düzenindeki yeri gibi çok sayıda çarpıklığı filmin hikayesi içerisinde iyi bir şekilde yansıtılmış. Eğitim sistemlerinin bu dünya düzeninin korunmasında nasıl bir paya sahip olduğuna da değiniliyor. Çarpıcı noktalardan biri olarak da şunları söylemeliyim. “Türkiye’nin Ekonomi Problemi” isimli yazımda bahsettiğim bir videoda “Dünya’nın yüzde 1’i tarafından dünya kaynaklarının yüzde 90’ının kullanıldığı” rakamlarla açıklanıyordu. Bitmek bilmeyen bir tren yolculuğu sırasında bu durum tam olarak gözler önüne seriliyor. Çünkü isyan hareketi sırasında trenin kuyruk bölümündeki vagonlardan ön taraftaki vagonlara gidildikçe trendeki adaletsizlik bir anlamda da dünyada var olan adaletsizlik çok iyi vurgulanıyor. Halk zulüm altında ve sefillik içinde yaşarken zenginlerin yaşadığı yaşam arasındaki farkı trenin birbirinden ayrılan vagonları ile sinema izleyicisine çarpıcı bir dille aktarmış yönetmen.

Bunların dışında devrim ya da isyan hareketlerine farklı bir bakış açısı getiriyor. Bu tür hareketlerin perde arkası hep göz ardı ediliyor gerçek hayatta. Ama şu var düzeni korumak ve düzene karşı çıkmak şiddetle pekiştiğinde her zaman kaybedenler oluyor. Belki de, kazananı olmayan bir mücadele…

Tilda Swinton’un canlandırdığı Mason karakterinin yaptığı konuşmalar hangi ülkede hangi yönetici tarafından yönetiliyorsa yönetilsin hiçbirimiz için hiç de yabancı gelmiyor. Üstelik trenin en son vagonunda yaşayan farklı milletlerden farklı dilleri konuşan insanlarla birlikte o sözleri işitirken hiç de…

Snowpiercer filmi ile ilgili notlarım bu kadar. Fragmanı şu adresten izleyebilirsiniz. İlgiyle izleyeceğiniz bir film olacaktır. Filmin dili İngilizce, Güney Koreli oyuncu Kang-ho Song ve Chris Evan gibi başarılı oyuncular da filmin baş rollerini paylaşıyor.

Gökhan Atmaca twitter.com/kuarkatmaca

Share

You may also like...

5 Responses

  1. Güzel bir film olarak gözüküyor. Kesin izleyeceğim. Teşekkürler.

  2. mehmet says:

    yazılarınızı takip ediyorum hocam. Filmde güzel birşeye benziyor 🙂

  1. December 30, 2014

    […] için biraz daha az duyulmuş bir film. Örneğin ülkemizde vizyona bile girmedi. Film hakkında blogumda şu cümleleri […]

Leave a Reply