A Poem A Day, Aslında dizinin Korece isminden karşılığı “Şiiri Unutan Sen” anlamında.
En son bir Kore dizisini Güney Kore’ye gitmeden önce 2016’nın başlarında falan izlemiştim sanırım. Şimdi ise sanki eski bir dostla karşılaşır gibi A Poem A Day’i fark ettim. Başlıkta “şiir” vardı, şiire olan ilgim nedeniyle hikayesine bakıp izlemek istedim. Ve şimdi burdayım, sizlere bu diziyi tanıtıyor ve ilk bir kaç bölüm itibariyle düşüncelerimi paylaşıyorum!
Kesinlikle eğlenceli bir dizi! İzlerken keyif aldım. Her bir bölümü küçük bir romantik-komedi filmi tadında ilerliyor. Her bölümde paylaşılan şiirler de güzel ve anlamlı. Şiire ilginiz var ise ve aynı zamanda Kore kültürü ile ilgileniyorsanız, Kore şiiri hakkında bazı ipuçlarını bu dizide görebilirsiniz.
Fragmana bakınca, yine tipik bir hastane-doktor dizisi gibi görünüyor ama aslında, tam olarak öyle değil. Bu dizide doktorlardan ziyade fizik tedavi uzmanları, radyologlar gibi dizi sektöründe daha az revaçta olan meslekler karakterlerin meslekleri olarak ön plana çıkmış. Bölüm sonunda verilen Kore Fizik Tedavi Uzmanları Birliği logosunu düşününce muhtemelen bu birliğin girişimiyle bu dizi projesi yapılmış gibi. Keşke bizdeki “Fizik” derneği de böyle bir girişimde bulunsa (fizikçilerden bahsediyorum tabii). Bir de şiir ve edebiyat var. Nasıl bir ilişki var peki?
Ana karakterlerimizden fizik tedavi uzmanı Dr. Woo Bo Young aslında sevdiği, istediği meslekte çalışmıyor. Hayat, onu buraya getirmiş. Gerçekte yapmak istediği şiir okumak ve yazmak, şair olmak veya edebiyat ile ilgilenmek. Ancak, babasını bir trafik kazasıyla kaybettiği için liseden mezun olduğunda Kore Dili ve Edebiyatı’nı seçebilecek iken mezun olduğunda iş bulma olasılığı daha yüksek olan bir bölüm olan Fizik Tedavi’yi seçiyor. Sonrası sosyal bilimlere yatkın biri olarak zorlansa da sıkı çalışıyor ve iyi sayılabilecek bir hastanede kadrolu olmasa da sözleşmeli personel olarak iş sahibi olmuş. Mutlu mu? Hâlâ şair olma isteği var mı?
Dizinin işlediği konulardan biri de günümüzün önemli problemlerinden biri. Herkes çalışmak istediği, sevdiği bir işte mi çalışıyor? Kesinlikle hayır! Öyle olsa idi, bizler saçma sapan bir bürokrasi ile uğraşmaz, hangi meslekten insanla karşılaşırsak karşılaşalım daha samimi, daha güleryüzlü ve içten insanlarla karşılaşırdık. Ancak çoğu kişi çalışmak istemediği ya da sevmediği bir işte çalışmak zorunda olduğu için moralsiz, üretken olmayan insanlar var! Bu yüzden belki de işlerimiz yolunda gitmiyor. Kargonuz zamanında teslim edilmiyor ya da yanlış adreste. Doktor hastasını eksik bilgilendirebiliyor ya da yeterince ilgi gösteremiyor. Öğretmen sınıfta olması gerektiği gibi değil, sadece zamanı tüketmeye çalışıyor. Profesör, saat 14 oldu mu evine gidiyor. Doktora öğrencisi doktora çalışmalarını savsaklıyor. İstemediği bölümü okuyan öğrenci derslerine girmiyor, notlarını tutmuyor. İdareci, anlamadığı ve bilmediği işleri idare edemiyor ama çok para kazandığı için sallamıyor bu durumu. Örnekler çoğaltılabilir. İşte A Poem A Day’de yer yer bunlar işleniyor. Woo Bo-Young’ı üniversitede red eden arkadaşı Shin Min-Ho, 10 hastaneyi yöneten zengin bir ailenin çocuğu. Çalışmak istemiyor, fizik tedavi uzmanı olmakla alakası yok ve onun için bu on hastaneden sadece birinde işletecek bir kafesi olsa kafi. Ancak Woo Bo-Young’ın yanında stajyer ve bu stajın bitmesi lazım ekonomik özgürlüğü için. Onun arkadaşı Kim Nam-Woo ailesi 10 yıl önce oldukça zengin iken iflas etmiş. Elinde bir tek markalı t-shirt’i kalmış, timsahı düşsün istemiyor (lacoste)! (: Woo için para kazanmak için başka hiçbir seçenek yok.
Başka bir ilginç karakter de radyologlardan biri, Han Jo Yong. Profesör olup bu sefillikten kurtulmak istiyor. Bunun için sanırım bizdeki ALES ya da TUS benzeri bir sınava hazırlanıyor. Herkese sürekli ders çalıştığını söyler, ancak nerede hangi dizi var, hangi youtuber fenomen olmuş onu takip eder, onlarla daha çok ilgilenir. Değişik bir karakter. Yong kadar daha değişik bir karakter ise sunbaesi Kim Dae Bang’dır. Sürekli kararsız kalan bir tip, her kararsız olduğunda bir gülme krizi geliyor.
Sözü uzattım galiba, son olarak dizide geçen bazı şiirlere burada yer vermek istiyorum – not olarak kalsın.
Sevdiğim Sen, Kim Yong Taek
bir ilkbahar günü, sendeki aşkı görmemle
karanlık ve gölgeler içindeki arka bahçemin
mutlulukla aydınlandığını gördüm
sen, karanlıktaki beni aşkınla çağırdığında
sadece karanlıkla gelen o parlak ışıkla
tam önümde durup kır çiçeği misali gülümsedin.
ah, düşünmesi bile mutlu eden sen.
Beni Sevmesen De Sorun Değil, Şair Lee Jung Ha
beni tanımıyorsan sorun yok,
soğuk bir yağmur altında bile yeni bir yaprak filizlenir,
ve bulutlar gizlese de yıldızlar görünecek.
bana yardım etmesen de sorun değil.
tek kelime edememişçesine kuru bir yaprak gibi alev aldım.
tek taraflı sevip sonunda kendimi sevsem de sorun değil.
aşkım, beni sevmesen de sorun değil.
Keyifli seyirler..
Gökhan Atmaca – twitter.com/kuarkatmaca
İlk bölüm fragmanı
Facebook’ta Güneydeki Kore – S. Korea sayfasında Güney Kore ile ilgili paylaşımlarımı takip edebilirsiniz.