Aslında saçma bir şekilde başlayan saçma bir hikayeye sahip bir film gibi görünüyor Beauty Inside filmi. Sanırım “İçteki Güzellik” diye Türkçe olarak isimlendirmek mümkün. İlginç bir hikayesi var (hikaye 2012’deki aynı adlı bir Amerikan sosyal filme dayanıyor) ve bu hikayenin gerçek olma ihtimali bir yana hikayenin işlenmesi hem Kore toplumu hem de bizim toplumumuz tarafından yadırganacak cinsten olsa da işin güzel tarafına bakmak gerekebilir. İnsanların dış görünüşüne değil, giyimine kuşamına değil kim olduklarına bakmamızı değişik bir dille söylüyor sadece. İki insan birbirini seviyorsa ve birbirine bağlıysa mesela, bu güzel gülümsediği için değil, gözlerinin rengi güzel olduğu için değil ya da bedeni. Bütün mesele, o beden içinde yaşattığı insan nasıl biri? Biz o insanı tanıyor muyuz? Karşımızdaki içimizdeki insanı biliyor mu? Beauty Inside aslında bu konuyu tartışmaya açmış. 18 yaşına kadar normal bir insan olarak hayatına devam eden Woo-Jin, bir sabah uyandığında yüzünün değiştiğini görüyor. Bu inanılmaz şokun üstüne ertesi sabah yüzünün yine değiştiğinin farkına varıyor. Bir zaman sonra anlıyor ki, artık hayatı bu şekilde devam edecek. Bu şekilde kim yaşamak ister ki? Ya da nasıl yaşar? Gerçekte olması beklenemez ama senarist diyor ki, diyelim ki oldu. Yüzü en güzel hâlini aldığında, gece eğlencelerine giden bir adam düşünün. Yaşlı olduğunda evinden çıkmayan vs. Yani olan duruma ayak uydurma gibi bir durum var ortada. Ancak eninde sonunda insan, yalnız yaşamak istemez. Kim, her gün yüzü değişen bir insanla hayatını paylaşmak ister ki? Bu yalnızlığın içinde bir gün yüzü her gün değişen Woo-Jin birisine aşık olur. Kendisi mobilya tasarlayan, işinde gerçekten iyi olan Woo-Jin her zaman olduğu gibi ülkenin en iyi mobilya satan mağazasını ziyaret eder. Ancak, daha önce görmediğini düşündüğü birisiyle Yi Soo’la ilk defa karşılaşır. Bu karşılaşma, hani şu tekrar ve tekrar olmasını istediğiniz karşılaşma türünde bir şey ve tekrar o insanı görmek için yüzünün en yakışıklı olabileceği günü bekler, elbette bir süre bekleyecektir. Sonra, emin olduğu yüzle karşısına çıkar ve tanışmaya çalışır. Bir akşam yemeği teklifini kapmıştır ve her şey yolundadır, ama? Ertesi gün yüzü değişeceği için bir daha nasıl konuşabilecek bilmiyordur. Tek aklına gelen fikir, uyumamak. Sonuçta, üç ya da dört gün boyunca uyumadan ve elbette yüzü değişmeden mağazadaki çalışan Yi Soo ile görüşür. Ancak sonunda dayanamaz ve olacak olan olur, uyur; yüzü değişir. Bundan sonrasında filmde olan tartışma sevgi her şeyin üstesinden gelir mi, yoksa her şeyin yıkılmasına neden mi olur? İlgi çekici geldiyse izleyin, garip ve saçma bir film (:
Ayrıca bu film ile ilgili şunu da söylemeliyim. Güney Kore’de ne kadar ünlü varsa bu filmde oynamış olabilir. Bu özelliği bile filmi ilgi çekici kılıyor. Sonuçta, baş karakterin her gün yeni bir yüze ihtiyacı olduğu filmden bahsediyoruz; tek değişmeyen sevdiği Yi Soo. Başrol oyuncusunun olmadığı bir film olarak bile düşünebiliriz Beauty Inside filmini.
Ya Yi Soo ne yapsın? Her gün yüzü değişen bir insana aşık. Hangisinin yüzünü hatırlasın?
İşte fragmanı,
Koreanturk‘te izleyebilirsiniz.
Sevgiyi, hak ettiğini düşündüğümüz insanlarla paylaşmak dileğiyle görüşmek üzere.
Gökhan Atmaca – twitter.com/kuarkatmaca
Facebook’ta Güneydeki Kore – S. Korea sayfasında Güney Kore ile ilgili paylaşımlarımı takip edebilirsiniz.
1 Response
[…] geçmeden önce iki iyi oyuncudan bahsetmeliyim. Uzun zamandır bir dramada rol almayan, en son Beauty Inside filminde gördüğüm Han Hyo-joo ile Pinokyo dramasından bildiğim Lee Jong-suk başrolleri […]